Yaşamın hareketi, zevki takip etmek üzerine kurulu. Biyolojik anlamda zevk, bireye iyi gelecek, yaşamını devam ettirecek şeylere doğru yönelmek ve rahatsız edenden ve ona iyi gelmeyenden uzaklaşmak demek. Bu sadece insanlara veya komplike yaşam birimlerine has bir şey değil. Neredeyse beş yüz kırk milyon yıl öncesinde bile, özgürce hareket eden canlıların gidecekleri yön, günümüzde beynimizde olan zevk mekanizmasının çok basit ama benzer hali ile belirleniyordu (1) ve günümüzde çoğu zaman yaşam kalitemizi arttırmak üzerine bize halen yön vermekte.
Zevkin aşamalarından ilki ve hareketin yönünü belirleyeni, isteme. Orta beynimizden, beynin diğer bölümlerine dopamin salgılayan bölümler, zevkin isteme aşamasıyla direk bağlantılı. Ventral tegmental alan (VTA) ve nukleus akumbens denen iki bölge, hazzı ve o mekanizma bozulduğunda oluşan bağımlılığı (kendisine iyi gelmediği halde istemeye devam etmeyi) ya da anhedoniyi (haz alamama, istememe) anlamak için en yoğun araştırılan yerler.
VTA bölgesindeki hücreler, bireye zevk verecek bir ödül verildiğinde anlık aktive oluyorlar. Sadece anlık. Bu ödül bir sürpriz ise, aktivasyon büyük oluyor. Bu ödül öngörülüp, artık beklenti haline dönüştüğünde ise ödülün kendisi artık o kadar önemli olmuyor. VTA, ödülün kendisi yerine habercisi ile uyarılmaya başlıyor. Eğer ödül beklendiği anda gelmezse VTA susuyor, beklendiği anda gelirse azıcık uyarılıyor. Ödül beklenenden farklı bir zamanda gelirse yine zevk hissi çoğalıyor (2,3).
Zevk, anlık bir olgu ve olanın kendisi ile ilgili değil, haz verecek şeyin beklentisiyle ilgili. Günlük hayatı bu kadar etkileyen ve peşinden koştuğumuz zevk hissinin temeli, zevk verenin ‘daha çok’ ve ‘daha sık’ olması ile artmıyor. Daha çok çikolatalı kek, daha çok alışveriş daha çok yemek, daha sık Facebook’a bakmak, daha sık sosyal medyada post etmek. Bunların hepsi VTA’yı uyaran ve daha çok istememizi sağlayan şeyler olsa da, miktarı arttıkça VTA daha çok uyarılamıyor. Aksine, eylem çoklaştıysa, bağımlılığa dönüşme ihtimali çok yüksek.
Peki ne yapabiliriz?
Yogaya Freedom Stili bakış açısını getiren Erich Schiffmann, bir yoga dersinde aşağı bakan köpeği yaptırırken şöyle bir cümle kurmuştu: ‘aşağı bakanı köpeği biliyorum belki binlerce kez yaptınız ama bu anın içinde ilk defa yapıyorsunuz’, ‘ilk defa yapıyor gibi dikkatle, özenle, ilk defanın merakıyla yapın’. Bugün anlıyorum ki, dikkati takip eden ilgimizi yaptığımıza çağırabilmek ve yaptığımız pozu istekli şekilde yapabilmemiz için, o anda ilk kez yapılan bir sürprize dönüştürmüştü. Yani bizi bir dizi farklı pozla, aç gözlülüğümüzü besleyecek şekilde sürprizlerle donatmak yerine, çok sıradan bir pozu bir sürprize çevirmişti. Bu, o çok sıradan pozdan, yeniden ilgiyle zevk almamıza olanak sağladı. O an, VTA’mıza ne oldu bilmiyorum. Ama o günden beri bunu her hatırladığımda, aşırı uyaranlarla geçici tatmin aramak yerine, her yeni anın yepyeni olma ihtimalini barındırdığını hissediyorum. O zaman, önünüzden uçan kuş, bulutların aldığı şekil, karşınızdaki kişinin söylemekte olduğu cümle, her şey, yeniliğe gebe. O yenilik hissi ise, zihninize bir hediye.
Mutluluk ile zevk farklı şeyler. Zevkin büyük kısmı, bir arayış, isteme ve isteğin geçici tatmini demek. Mutluluk ise beğeni hissinin artması ve genel süregelen derinden bir tatmin hissi ile bağlantılı. Ama zevk kadar eski bir mekanizmanın yaşamımızı derinden yönlendirdiği kesin. En sağlıklı şekilde yönlendirmesine olanak sağlamak için şu an yaptığımız şeyi, şu an ilk kez yapılıyor olduğu fikrine kalbimizi biraz bile açarsak, o zaman o ‘zevk’ mekanizmamız uyarılıyor olacak. Bir ihtimal yaşam, zaten her an değişen dönüşen haliyle zevk vermeye başlayacak. Böylece Facebook’taki bir türlü tatmin etmeyen kırmızı bildirimlere veya posta kutunuza bir türlü düşmeyen o e-postaya ihtiyacınız kalmayacak.
Referanslar
1 Loonen AJM et al. Circuits regulating pleasure and happiness: the evolution of reward-seeking and misery-fleeing behavioral mechanisms in vertebrates. Front Neuroscience, 9, 394.
2 Ljunberg T et al. Responses of monkey dopamine neurons during learning of behavioral reactions. Journal of Neurophysiology, 1992, 67, 145-163.
3 Mirenowics J et al. Importance of unpredictability for reward responses in primate dopamine neurons. Journal of Neurophysiology, 1994, 72, 1024-1027.
4 Tremblay L et al. Relative reward preference in primate orbitofrontal cortex. Nature ,1999, 398, 704-708