Doğum, bedenin her köşesinde an be an meydana gelir. Bedenimizi oluşturan trilyonlarca hücrenin milyarlarcası her an doğar, milyarlarcası her an ölür. Hatta biz daha bu cümleyi okumayı tamamlarken, bedenimizde birçok yeni doğumlar ve ölümler meydana gelmiştir bile. Yaşayan hücreler, eğer sağlıklı iseler, zamanı geldiğinde kenara çekilip, yeni yaşamlara yer açarlar. Bu dinamik sayesinde karaciğer üç ayda bir, cilt ayda bir, akciğerler ise iki üç haftada bir yepyeni hale gelir…Günlük yaşantımızda, ölümden bu kadar korkar ve uzun ömürler vaat eden reçeteleri ararken biz, bedenimizde ölmeyi bilen hücreler sayesinde ancak böyle sağlıklı kalabildiğimizi farketmeden yaşar gideriz. Halbuki yenilik, dirilik, canlılık için ölüme ihtiyaç vardır.
Yaşamın, yeniden doğumun ilk sırrı; ölüme ve onun zamanına olan saygıdır.
Yaşayan hücrelerin çoğu kendisinden aynısını yaparak çoğalır, yaşamını idame ettirir. Yani hücre, tüm yaşamını, kişisel görevleri haricinde kendi içeriğini geliştirmeye, genişletmeye, kendi DNA kopyasından bir tane daha yapmaya, ve büyümeye harcar. Ne zaman yeterince büyüme olur, ne zaman kendi gelişimini tamamlar, işte o an o hücre ‘mitoz’ bölünme ile bölünür. Tek iken, iki olur. İki iken, dört olur, dört iken sekiz. Bir tek bilgi, birçok bilgiye dönüşür. Bilginin bir hücreden başka hücreye devri teslimidir bu. Eğer hücre bilgiyi paylaşmaya yaklaşmaz, kendinde tutmaya kalkışırsa, o bilgi ile sıkışır, patlar ve yok olur. Tükenir.
Yaşamın, yeniden doğumun ikinci sırrı; bilginin çoğalımı ve paylaşımıdır.
Her hücre, bölünürken ve çoğalırken, diğer hücreye aktardığı bilgi, anın koşullarına adapte olmak zorundadır. Her adaptasyon yeni bir bilgi ekler dağarcığına. Hiçbir değişime kulaklarını tıkama lüksüne sahip değildir yaşam birimleri. Yaşam değişir dönüşür derler ya, hücre her değişime adapte olur, ancak böylece yaşamını sürdürür. Yaşayan birim, dönüşmek zorundadır.
Yaşamın, yeniden doğumun üçüncü sırrı ise, yeniliklere olan açıklık ve adaptasyon kabiliyetidir.
Hiçbir sağlıklı hücre, etrafındaki değişime rağmen sabit kalmayı yeğlemez. Hiçbir sağlıklı hücre, tüm bilgilerini saklayıp kendinde tutmayı beceremez, zamanı geldiğinde ikiye bölünmek, ve çoğalmaktan başka birşey yapamaz. Hiçbir sağlıklı hücre, sonsuza kadar yaşamayı aklına getirmez, çünkü bilir ki hiçbir şeye sahip değildir, yaşamın kendisine bile!
Hücre, yaşam için bir birimdir, onu ancak taşıyabilir, bilgisini paylaşabilir, çoğalabilir ve gerektiğinde bırakır.
Yaşam bitmez, birim değişir.
Hücre yaşamın en temel birimidir. Yaşamın bilgeliğini öğrenmek için bakılacak ilk yer…
(Yoga Journal Türkiye’nin Yaz 2015 sayısında yayınlanmıştır.)